Bugün babamın ölümünün 26’ncı sene-i devriyesi. Tam 26 sene önce bugün kaybettim babamı.

Henüz 14 yaşındaydım. Bakmayın delikanlı dediklerine daha küçük bir çocuktum.

Ölüm kelime olarak bildiğim bir şeydi ama gerçek olduğunu, en yakınını kaybetmenin acısını O’nu kaybettiğimde anladım.

İlk günlerin şaşkınlığı geçip, zaman ilerledikçe daha da acıtmaya başladı bu yokluk canımı.

En basiti okulda öğretmenlerim baban ne iş yapıyor dediklerinde başımı öne eğiyordum. Çünkü herkes babasının ne iş yaptığını söylerken, bana geldiklerinde benim babam öldü diyordum.

İnanın basit gelebilir ama o yaşta bu duyguyu yaşamak çok acıydı.

Hep babamdan daha yaşlı insanlara bakıyordum, çocuk aklı işte neden onlar değil de benim babam öldü diye soruyordum kendi kendime, belki de isyan ediyordum.

Ama takdiri ilahi işte onun vadesi gelmişti. Yıllarca çalışıp çabalayıp rahat edeceği bir dönemde daha 50 yaşında vefat etti.

Ben babamın bana bir fiske bile vurduğunu hatırlamam. Ben hiç baba-oğul çatışması yaşamadım. Ne olduğunu da bilmem.

Her akşam geldiğinde kimliğini çıkarttırıp resmini öperdim. O yüzden bazı arkadaşlarımdan babaları hakkında kötü şeyler duyduğumda çok zoruma gidiyor.

İnsan elinden gittiği zaman anlıyor varlığını.

İnsanlar hayatının her döneminde bir şeyler yaşıyor. Seviniyor, üzülüyor, başarılı oluyor, önemli kararlar almak zorunda kalıyor. Ama ben hep babam olsa ne derdi acaba, babam buna izin verir miydi, acaba kızar mıydı, gurur duyar mıydı diye düşünüyorum.

Ne sevincini ne de üzüntünü yaşayacağın bir baban olmaması inanın çok acı. Son nefesini verene kadar ihtimal bile vermedim öleceğine, doktorlar artık beklememizi söylediğinde bile konduramadım.

Öldükten sonra sürekli rüyama girdi, hep ölmemiş gibi, kapı çalıp da içeri girecekmiş gibi... Ben belki de şanslı olanlardım bu yaşta yetim kalanların içinde, çünkü annem ve iki ağabeyim hiç bir zaman yokluğunu göstermediler bana.

Babası sağ olanlara şunu söylemek istiyorum eften püften meseleler yüzünden kalplerini kırmayın. Yarın ölüm kapılarını çaldığında çok pişman olursunuz.

Necip Fazıl’ın "Babadan oğula" isimli bir şiiri vardır,

Eve dönmez bir akşam;

Ve gün yüzlü çocuğu,

Sorar: Nerede babam?

***

Bakarlar, oldu, bitti;

Gelir, derler çocuğa,

Baban attaya gitti.

***

Uzar gider bu atta;

Ve neler neler olmaz

Ve kim bilir ve hatta;

***

Bir mahşer gerisinde;

Babası döner bir gün,

Oğlunun derisinde...

Yıllar geçtikçe, yaş aldıkça babam da benim derimde geri dönüyor sanki..

Ben babamdan razıydım. Allah da ondan razı olsun inşallah..

---

Bu hafta sonu Babalar Günü.. Öyle süslü, püslü hediyelere gerek yok. İyi ki, yanımdasın deyin babanıza yeterli olacaktır. 

Tüm babaların, Babalar Gününü de şimdiden kutluyorum.

Babam, İzmit'in eski esnaflarından "Halıcı Necmi" olarak da bilinen Necmi Doğan. 7 Haziran 1993'te kendisini ebediyete uğurladık.