Türkiye gelecek mart ayında yerel seçimlere gidiyor. Şunun şurasında 4-5 ay gibi kısa bir süre kaldı. Zaman kısıtlı olduğundan partiler aday adayı başvurularını şimdiden almaya başladı.

Mart ayındaki seçimlerin birçok açıdan sürprizlere açık olduğunu düşünüyorum. Bu seçimde belki de hiç ihtimal verilmeyen bir isim aday gösterilip, sonra da seçilebilir.

(X) partinin eksik kalmasın diye herhangi bir ilçede gösterilmiş adayı seçilemese bile beklemediği derecede yüksek oy alabilir.

Halkta değişim beklentisinin yükseldiği bir dönemden geçiyoruz.

AK Parti’de 16 yıllık iktidar dönemi boyunca aynı koltukta oturan belediye başkanları var. Adeta ömürünü burada geçirmiş isimlerin değişme vakti geldiğini artık herkes kabul ediyor.

Ama partilere aday adayı başvuru sürecinde belki de en kısır dönem yaşanması da dikkat çekici.

CHP’de resmi başvuru süresi 26 Ekim’de sona erdi. Gölcük, Derince ve Dilovası’nda aday adayı başvurusu alınmadan adaylar açıklandı.

CHP’nin en iddialı olduğu Merkez İlçe İzmit’te ise resmi başvuru yapan yalnızca iki isim bulunuyor.

AK Parti’de aday adayı başvuru sürecinde benzer durumlar yaşandığı söylenebilir. Başvurular 5 Kasım’da başladı. Bir haftalık süre 12 Kasım’da sona erecek. Büyükşehir ile birlikte 13 belediye başkanlığına ilk 3 günde yalnızca 10 resmi başvuru yapıldı.

İttifakı bozan MHP’de kimlerin aday olacağı bile belli değil, hatta aday çıkarılacak mı bilinmiyor.

İYİ Parti’nin, SP’nin ve diğerlerinin ne yaptıkları da meçhul.

Halkta değişim beklentisi var. Halk değişim istiyor. Ama mevcut partilerde aday başvuruları bu kadar düşük kalıyorsa, bu partilere ve siyasete güveninin azaldığı anlamını da çıkarabiliriz.

Ne AK Parti’de, ne CHP’de, ne MHP’de, ne de diğerlerinde hiç kimse dürüstçe, açıkça ben adayım demenin bir işe yaramadığını; örgütün veya teşkilatın ne istediğine tepedikelerin bakmadığının artık farkında. Halkın ne dediği, örgütün veya teşkilatın ne tercih ettiğinden çok; lidere yakın birkaç adam bulup, karşısında el pençe divan durmak, reverans etmek daha etkili olduğu kabul ediliyor.

Ben adayım diyenin bile iftira ve entrikalarla, kirli oyun ve kumpaslarla önünün kesildiği bu partilerde kim neden ortaya çıksın?

Zamanını ve parasını niye harcasın?

Maalesef bu partilerde köşe başlarını tutanlar, alttan gelen yeni kuşağın önünde büyük bir engel olarak duruyor. Partiler kendi dinamiklerini bu nedenle harekete geçiremiyor.

CHP’de bu durum yıllardır böyleydi. AK Parti, 3 dönem kuralını deldiği günden bu yana muhalefete benzemeye başladı. Artık herkes kendi adına esneklik yapılmasını bekliyor.

Açıkçası her ne kadar farklı isimlerle olsalar da, partilerin birbirine benzer bu durumu demokrasinin işlemesine de ciddi zarar veriyor. Halkın gerçek iradesinin ülke yönetimine, yerel yönetimlere tam anlamıyla yansımasını engelliyor.

Editör: TE Bilisim