29 Ekim nedir? Cumhuriyet nedir? Bugün biz neyi kutluyoruz...?
Bu topraklarda yaşıyorsak ve kendimize bu toprakların üzerinde bir gelecek hayal ediyorsak ki, başka seçeneğimiz asla olamaz; bu sorulara çok net yanıtlar verebiliyor olmamız gerekir.
Ben bunu anlatmayı ne kadar becerebilirim, ne kadarını sizlere sunabilirim bilemiyorum.
Veya şöyle söyleyeyim, ne kadar istesem de Atatürk’ü ve 29 Ekim’i size tam anlamıyla aktarmayı başaramayacağımı biliyorum.
Ama ben, anlamak için, iyice öğrenmek için Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyeti anlatan her kitabı okuyup, bütün hikayeleri dinlemeye çalışıyorum.
Sonra karşılaştırıyorum.
Bugün yaşanan bazı sıkıntılarla yan yana getiriyorum.
Ve itiraf ediyorum ki, her defasında bir kez daha hayretlere düşüyor, Atatürk ve silah arkadaşlarına yüreğimin en derin yerinden şükranlarımı sunuyorum.
Atatürk’ü okuyun ve 29 Ekim’i anlamaya çalışın lütfen. 2018 Türkiye’sinde mağazalar kuş tüyünden hafif, soğuk, kar geçirmeyen botlar, montlar doluyken; Tunceli’de iki Mehmetçiğin donarak şehit olmasını önlemek için tam da bugün okuyun Atatürk’ü.
Politize olmamış, dönemin tanığı, araştırmacı yazarlardan okuyun.
O zaman göreceksiniz ki, Atatürk ne Osmanlı’yı ortadan kaldırmak için mücadele eden saplantılı bir lider; ne de toplumun bir kesimini dışlamak, hor görmek, ezmek için kullanılacak bir silahtır.
Acımasız, vahşi bir düşmanın önünde süngüden geçirilmeye mahkum edilmiş bir milletin yeniden doğduğu 29 Ekim’in mimarıdır.
Cumhuriyet kolay kurulmadı. Bugün başımız sıkıştığında, biraz zora düştüğümüzde moral bulmak, kendimizi motive etmek için o günleri örnek gösteriyor, yoksulluğun dibini yaşayan bir milletin, emperyalist güçlere karşı elde ettiği o müthiş zaferden destek alıyoruz. Elbette ne kadar övünsek azdır. Ama önemli olan, o mücadeleyi yeniden verecek duruma gelmek değil; bize bugünleri hediye eden o kahramanların emanetine tam anlamıyla sahip çıkmak, korumaktır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından Anadolu’da savaşın izlerini sürerken yazdığı notlardan derlenen “Milli Savaş Hikayeleri”nde gerçek bir hikaye vardır beni derinden etkileyen. Manisa’da 8-9 yaşlarında, açlıktan, yokluktan incecik, dal gibi kalmış bir kız çocuğu. Bir tarlada Yunan askerinden kaçarken annesinin sürüklediği kolunu kurtarıp, geriye dönerek ellerini havaya kaldırıp bitmiş, tükenmiş halde “teslim” diye bağırıyor. Ama peşinden gelen gözü dönmüş o asker bir an bile düşünmeden o kızın göğsüne defalarca süngüsünü saplıyor.
Bunun gibi daha ne kadar hikayeler var ki, acımasızlık, vahşilik, nefret barındıran. Şimdi o günlere dönmemek için mücadele etmeliyiz. Cumhuriyetin kıymetini bilmeli, din, dil, ırk ayrımı yapmadan bizi etrafında birleştiren bu emanete sıkı sıkı sarılmalıyız.
Bu bayram bizim. Bu bayram hepimizin. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Editör: TE Bilisim